Merhabalar @
Sumeyye91 Hanım,
SÖZ BİR BÜYÜDÜR der Adem Hoca her zaman...
Ağızdan çıkan söz, çocuğun duygu dünyasına erişir. Her söz, çocuğun kalbinde bir eyleme dönüşür. Ve çocuğun içinde oluşan o hisler, aklıyla birlikte hareket ederek, çocuğun davranışını oluşturur.
Söz kişiliğin bir parçasıdır, çocukluk yıllarında edinilir ve yetişkinlikte onun kişiliğini oluşturur...
Bir ebeveynin edineceği en önemli beceri çocukla iletişim becerisidir.
Çocukla iletişimin 4 farkındalık seviyesi vardır.
1. Emir Kipi ile İletişim
Bu düzeyde iletişim alışkanlığına sahip yetişkinler, çocukla emir cümleleri kullanarak iletişim içerisindedirler.
'Getirsene şunu', 'götürsene bunu', 'Kızım versene' , 'Oğlum alsana'.
Yapsana, etsene, getirsene, götürsene ...
Çocuğun varlığını kabul edilmediği, onun bu sözlere itaat etmek zorunda olduğu baskı ile kendisine hissettirildiği,
çocuğu edilgenleştirildiği ve yetişkine bağımlı hale getirildiği iletişim dili 'emir kipi ile iletişim dili'dir.
Kontrolsüz bir iletişim dilidir ve farkındalık düzeyi en düşük iletişim dilidir.
Bu, genellikle baskın bir ortamda çocukluk yılları geçirmiş kişilerin, yetişkinlik yıllarında alışık olduğu iletişim tarzını sürdürme çabasıdır.
Böylesi kişiler, yakın çevrelerine karşı buyurucu, emredici, istediği yerine gelmediğinde kızgın ve öfkeli; ancak sosyal yaşamda arkadaşları arasında konuşkan, sevimli ve sempatik kişilerdir...
2. Olabilirlik Eki ile İletişim
Bu iletişim tarzında keskin bir dil kullanılarak, çocuğun benliği üzerinde baskı oluşturmak yerine olabilirlik ihtimali ile konuşarak benliğin rahatlaması hedeflenir.
Örneğin; çocuğu ile puzzle yapan bir babanın, 'evet, o parça oraya gelebilir' demesi.
'Oğlum suyu şöyle getirebilirsin'
'kızım otururken eteğini şöyle toplayabilirsin'.
Bu şekilde konuşarak aslında çocuğun bildiği örtülmüş ve yok sayılmış olur. Aslında çocuğun bir oturma şekli vardır,
bu iletişim dilini kullanarak çocuğun o bildiği reddedilmiş olur. Yani çocuğun o davranışı reddedilmiş olur.
Çocuğun bir davranışının reddedilmiş olması demek, onun varlığının da reddedilmesi demek aslında.
Bu iletişim dili ile hitap, çocuğu başkasının yönetmesine alıştırmak demektir...
Böylesi çocuklar sorumluluk almaktan çekinir, yanlış yapacağı kaygısı taşırlar...
3. Varlığın Kabulü ile İletişim
Çocuğun bir kişiliği, düşüncesi ve hisleri olduğu dikkate alınarak gerçekleşen iletişim şeklidir.
Bir önceki iletişim diline 'de' bağlacı ilave ederek çocuğun varlığını kabul edici bir iletişim dili kullanılmış olunur.
Mesela; yemek kaşığını yanlış tutan bir çocuğa, 'oğlum aslında kaşığı böyle de tutabilirsin' denmesi.
'Kızım otururken eteğini şöyle de toplayabilirsin'
Bu iletişim tarzında çocuğun yaptığı iş reddedilmeden başka bir yol tarif edilir.
'Sen çatalı öyle tutuyorsun. Olabilir. Böyle de tutabilirsin.'
Çocuğun davranışı reddedilmeden doğru olan davranış tarif edilmiş olur...
4. Fırsat Verici İletişim
Bu iletişim tarzında çocuğun yeteneklerinin ortaya çıkması için, 'çocuk aktif, yetişkin pasif' iletişim dili kullanılır.
'olsa nasıl olur?' kalıbı ile kullanılan iletişim dilidir.
Örneğin puzzle yapan çocuğa, babasının 'bu parçayı buraya taksak nasıl olur?' ,
'Çatalı şöyle tutsan nasıl olur?'
Yetişkinin iletişimde baskın olmamasıyla birlikte çocuğun kendisini kaygısızca ortaya koyabilmesine fırsat verilmiş olunur.
Bu şekilde çocukla iletişim kurulduğu zaman, onaylama kısmı çocuğa verildiği için, onaylanmış davranış, çocuğun kendi edindiği davranışa dönüşür.
O davranışta çocuğun kişiliğini oluşturur.
Sevgi ve Selamlarımla
