3 yaşındaki çocuk yalan söyler mi?

piamaya

New member
Merhaba
Öncelikle bir kez daha böyle güzel bir forum açtığınız için çok teşekkür ediyorum, aktif şekilde yer almaya çalışıyorum :)
Kafama takılan bir konu daha var onunla ilgili de görüş almak istiyorum sizlerden...
Çocuklarda yalan söyleme hangi yaştan itibaren dikkate alınmalı? Son zamanlarda 3 yaşındaki oğlumun yalanvari şeylere başvurduğunu görüyorum, aslında tam yalan gibi de değil de yaptığı şeyleri bir kılıf uydurma gibi de diyelim... Örnek vermek gerekirse; mesela iki ayrı yemekten yedirmeye çalışıyorum; bir tanesi sevmediği kıymalı bir şey, diğeri de en sevdiği patates püresi ve tabii ki püreden yemek istiyor. Kıymalı kaşığı verdiğim zaman 'Bundan yemiycem, ben bunu yediğim sırada kuşlar geliyor patatesli tabağa, patateslerimi bitiriyor' diyor. Veya babasının askıda olan ütülenmiş pantolonlarını yukarıya çıkıp yere attı, babası tepki gösterince 'Yere koymak istemiştim, gelince yerden hemen alırsın, giyersin diye öyle yaptım' diyor veya babası maç izlerken bilinçli olarak tv'nin yanına gidip tv'nin önünü kapatıyor, yine babası tepki gösterince 'Göremiyorum diye yakınına gelmiştim tv'nin' diyor ama alakası yok inadından çekilmiyordu :) Bunun gibi çok var; yani yalan gibi de değil gibi de... Bu yaş grubunda hayalle gerçek birbirine geçer biliyorum ama bu kılıf uydurmalar ileride tam teşekküllü yalanlara dönüşür mü? :) Şimdi verdiğim örnekler de tepki üstüne söylemiş gibi oldu ama aslında hiç tepki vermediğimiz durumlarda da uyduruyor bu kılıfları.
 

savaşçı

New member
Merhabalar... Normalde 3 yaşındaki bir çocuk yalan söylemez.
Birinci durum, bu yaşta hayal alemi ile gerçek alemi ayıramadığı için gerçek olmayan şeyler söyleyebilir, bu çok normaldir, bunu "yalan söylüyor" şeklinde algılamamak gerek. bu gelişiminin doğal bir parçasıdır.
İkinci durum ise, üzerinde hissetiği baskıdan dolayı onurunu korumak için doğruyu söylememesidir. Farkında olmadan küçük bir bakış,bir söz ile bile çocuk üzerinde bir baskı olduğunu hisseder.Ve onurunu korumak için aslında olandan farklı şeyler söyleyebilir...
Sizinki daha çok ikinci duruma benziyor sanırım.
Konu ile ilgili arşivden bir bölüm de ekliyorum...
http://www.ademgunes.com/radyo/dinle/sorucevap/189#!
 
Merhaba @piamaya

Verdiğiniz örneklerle ilgili size katılıyorum; tam da kılıf uydurmaya çalışıyor gibi.

Demek ki, onu kılıf uydurmak zorunda kalmaktan kurtarmak lazım. Sizinle uyum sağlamakta zorlanıyor. Sizin tarafınızdan kabul görebilmek için, yaptıklarına bahaneler üretiyor.

Örneğin kıymalı yemeği yemesini istediğinizi biliyor. Kendisi ise yemek istemiyor. O yemeği yemek istemeyen hali ile, sizin tarafınızdan kabul görmek için, yememe haline bir kılıf uyduruyor.

Ya da babasının maç izlerken pür dikkat maça konsantre olduğunu gördüğünde, onunla etkileşime geçebilmek için televizyonun önüne geçiyor. Babası ile etkileşime geçmeyi beklerken, babası televizyonun önünden çekilmesini istiyor. O da orada bulunması ile ilgili bir kılıf uyduruyor.

Çocuğunuzun size uyum sağlamasını kolaylaştırabilirseniz, kılıflar uydurma ihtiyacı da ortadan kalkar. Yemek konusu da dahil, her hali ile her konuda sizin tarafınızdan kabul gördüğü konusunda, emniyet içinde olmalı çocuk. Bunun için tercihlerine izin verilmeli. Çok hayati konular olmadığı sürece (camdan dışarıya sarkmak, keskin bıçakla oynamak, prizle oynamak...vs gibi) her konuda özgürlüğü yaşamasına izin vererek, her hali ile kabul gördüğünü hissettirebilirsiniz.

Oğlunuz, onurunu koruma mücadelesi veriyor. Kendi gibi olmak ile sizin tarafınızdan kabul görmek arasında sıkışmış sanki; uydurduğu bahaneler ile dengeyi bulmaya çalışıyor. Onun bu aziz mücadelesini izleyebilse bir yetişkin... Kim bilir o çocuğun bu hali, insanı nasıl da iyi eder...
 

sekerparem

New member
Bizde yaşadık benzer durumu.biz biraz buyuguz size göre.şaka ile yalan i ayırt edemedik sanki.herzaman yapmıyor ve komik olduğunu söylüyor.şaka yapmıştım gibi.sanırım Bunlar geçici .sabırla beklemekteyim.
 

piamaya

New member
Merhaba @piamaya

Verdiğiniz örneklerle ilgili size katılıyorum; tam da kılıf uydurmaya çalışıyor gibi.

Demek ki, onu kılıf uydurmak zorunda kalmaktan kurtarmak lazım. Sizinle uyum sağlamakta zorlanıyor. Sizin tarafınızdan kabul görebilmek için, yaptıklarına bahaneler üretiyor.

Örneğin kıymalı yemeği yemesini istediğinizi biliyor. Kendisi ise yemek istemiyor. O yemeği yemek istemeyen hali ile, sizin tarafınızdan kabul görmek için, yememe haline bir kılıf uyduruyor.

Ya da babasının maç izlerken pür dikkat maça konsantre olduğunu gördüğünde, onunla etkileşime geçebilmek için televizyonun önüne geçiyor. Babası ile etkileşime geçmeyi beklerken, babası televizyonun önünden çekilmesini istiyor. O da orada bulunması ile ilgili bir kılıf uyduruyor.

Çocuğunuzun size uyum sağlamasını kolaylaştırabilirseniz, kılıflar uydurma ihtiyacı da ortadan kalkar. Yemek konusu da dahil, her hali ile her konuda sizin tarafınızdan kabul gördüğü konusunda, emniyet içinde olmalı çocuk. Bunun için tercihlerine izin verilmeli. Çok hayati konular olmadığı sürece (camdan dışarıya sarkmak, keskin bıçakla oynamak, prizle oynamak...vs gibi) her konuda özgürlüğü yaşamasına izin vererek, her hali ile kabul gördüğünü hissettirebilirsiniz.

Oğlunuz, onurunu koruma mücadelesi veriyor. Kendi gibi olmak ile sizin tarafınızdan kabul görmek arasında sıkışmış sanki; uydurduğu bahaneler ile dengeyi bulmaya çalışıyor. Onun bu aziz mücadelesini izleyebilse bir yetişkin... Kim bilir o çocuğun bu hali, insanı nasıl da iyi eder...


Rümeysa ve mina hanım hanım çok teşekkür ederim yorumlarınıza, gerçekten çok önemli bir detayı gözden kaçırdığımı fark ettim. Elimden geldiğince Anadolu pedagojisine uygun şekilde yetiştirmeye, çocuğa karşı çok hassa olmaya özen gösteriyorum ama sadece benim tek başıma bu tavırda olmam yetmiyor, babanın da aynı hassasiyette olması gerekiyor ama onun için de adem güneş'i çok ciddi bir şekilde takip edip, arşivlerini uzun uzun oturup dinlemesi gerekiyor. Ben uyarıyorum onu zaman zaman, bazen kaale alıyor beni, bazen almıyor, zaten benim yönlendirmemle olacak bir şey değil; çok mesai harcaması lazım bu reflekslere sahip olması için...

Öncelikle size kendim gibi anlattığım yemek olayı, aslında babayla gerçekleşmişti, uzatmamak için kendim yaşamışım gibi yazmıştım. Ve fark ettim ki bu kılıf uydurma durumu hep babayla ilgili olaylarda yaşanıyor. Zaten hala babasıyla tam bir güven ilişkisi kuramadı, birlikte çok eğleniyorlar, çok güzel oyun oynuyorlar, babasının omuzlarında geziyor yani aslında babası da onunla çok güzel ilgileniyor ama zaman zaman eleştirel tavırları nedeniyle babamız sertleşebiliyor, sesini yükseltip bağırabiliyor, sert el kol hareketleri yapabiliyor. Bunlardan kaynaklandığını düşündüğüm babasına karşı tam bir güvenememe durumu var, bu konuyla ilgili gelgitli bir ruh hali olduğunu düşünüyorum. Babasıyla çok eğleniyor ama güven konusunda sıkıntısı var, bunu hissediyorum. Babasının onayına ihtiyaç duyduğunu düşünüyorum, zaten sürekli babasına 'hava atma' durumu var.

Sizin yaptığınız bu yorumun ardından ben başka bir şey daha fark ettim. Benim oğlum canlandırma oyunlarına, dramalara çok meraklı, 1 saat oynarız, sen şu ol, ben bu olayım gibisinden. Ben de seviyorum, malzemeye ihtiyaç duymadan, her şeyi mış gibi yaparak uzun uzun oynuyoruz ve eğleniyor. Yalnız özellikle bu oyunlarda dikkatimi çeken bir şey var; oyunlarda seçtiğiniz rollerle hep bir çatışma ortamı yaratmaya çalışıyor. Yani oyunun, hikayenin kötü karakteri, yaramazı olmaya çalışıyor. Mesela hayali ormana gidiyoruz diyelim, tam giderken yemek almayı unutmuşuz. Ben diyorum ki ona 'Ayy yemek almayı unuttuk, sen bir koşu marketten birşeyler al', cevabı şu oluyor; 'Akşam olmuş marketler kapalı.' Ben diyorum ki 'Aşağıda yolda bir market var, o açık, oraya git', bu sefer de 'Benim ayaklarım ağrıyor, yorulurum, gidemem' diyor. Veya ben diyorum ki oyunda; 'Benim canım çikolata istedi, bana marketten çikolata alır mısın?', diyor ki 'Markette çikolata kalmamış', devam ediyorum 'Aaa arabada vardı çikolata, onu yiyeyim' diyorum, bu kez de 'Arabada da yok onu ben yedim' diyor. Yani sürekli karşı tarafı zor duruma düşürmeye çalışıyor. :))))) Başka bir örnek mesela; kalorifer borularına çıkıyor ağaç yapıp, ben diyecekmişim mi 'Terleyeceksin, çıkma' veya 'Düşersin çıkma', ama o beni dinlemeyip çıkmaya devam ediyor. Şimdi bu noktada şunu fark ettim; acaba biz gerçek zamanda bu çocuğun isteklerine hayal ettiği gibi karşılık vermedik ve o da bizim istediğimiz gibi olmaya çalıştı ve oyunlarında ne yapmak istiyorsa, içinden geldiği gibi davranmak mı istiyor. Acaba farkında olmadan 'yaramazlık' yapmasının kötü bir şey olduğu algısına kapılıp, onu bastırıp iyi çocuk olma mücadelesi verdiğinden mi kaynaklanıyor oyunlarında 'kötü'yü oynamaya çalışması.

Bu arada ben 5.5 aylıkken işe başladım, 22 ay anneannesi baktı, 22 aydan sonra da hem anneanne, hem bakıcı birlikte bakıyorlar. Evet ben kaygılıyım, evet benim annem de kaygılı biri ama kaygımıza rağmen oğlum engellenmeyen, eşyaya istediği gibi nüfus eden, koltuk tepelerinde zıplamasına, kalorifer borularına tırmanmasına izin verilen, anneannesi ve bakıcı da dahil olmak üzere hayati tehlike taşıyan şeylerin dışında rahat bırakılan, bağrılmayan, duygularına özen gösterilen bir çocuk. Ama tabii ki anneanne ve bakıcı, anadolu pedagojisini bilmiyor, sadece yaklaşımlarından bu felsefeye uygun büyüttüklerini görüyorum; birkaç unsurun dışında. Birincisi anneannenin 'Düşersin, terlersin, üşürsün' modundaki ikazları (Bu ikazlar yapılıyor ama yine de çocuk engellenmiyor ama), diğeri de ara ara duyuyorum 'sen hiç yaramaz bir çocuk değilsin, akıllı çocuksun' tarzı cümleleri. İşte bunların onun bilinçaltında acaba 'İyi çocuk olmalıyım' baskısı yaratıp yaratmadığı, kendisini suçlu hissedip hissetmediği... Arada uyarıyorum annemi ama 71 yaşındaki kadın ne kadar anlayabilir ki; sonra trip yapmaya başlıyor :) Babamız ise çok ilgili, çok seviyor, hayatını o da oğlu için değiştirdi ama çocuğa karşı hassasiyetle ilgili kaçırdığı noktalar oluyor.

Oğluma dışarıdan baktığımda ise son derece mutlu, eğlenceli, mizah yeteneği olan, muzip, herhangi bir davranış problemi görmediğim, sadece biraz 'anneci' ki onu da toparlamaya başladık, meraklı, hareketli, konuşkan bir çocuk. Yani görünürde bir problem var gibi görünmüyor büyük çaplı ama basit bir sivilce, dikkate alınmadığında çıbana dönüşebilir. O kötü çocuk olma isteği onun muzipliğinden de olabilir ama diğer durumdan da kaynaklanabilir. Bu konuda kafam karışık. Yazacak çok şey var ama çoook uzun oldu, kafalarınızı şişirdiysem kusura bakmayın :(
 
Değerli @piamaya

2 yaş döneminden itibaren çocuğun kendi benliğini, ayrı biri olarak fark etme dönemi başlıyor.(Bu konuya dair program arşivinden "minik ergenlik" konusundaki yayınlar dinlenebilir.) Sanki "her şey zıttı ile bilinir" kaidesindeki gibi, çocuğun da kendi benliğini ayrı bir birey olarak fark etmesi sonucunda, sanki zıtlıklar ile bu farkındalığın tadını çıkartıyor.

Belki oğlunuz da bu süreçten geçiyor olabilir. İzin verip ve siz de onunla birlikte tadını çıkarabilirsiniz :)

Bir de, sadece merak ediyor olabilir de... Aykırı olmayı, uyumsuz olmayı tecrübe ediyor olabilir de... Siz de onun hayal alemindeki bu tecrübesine eşlik edebilirsiniz.

Bütün ihtimaller aynı kapıya çıkıyor; ona istediği gibi olma özgürlüğünün verilmesi... Bu özgürlüğün tadını çıkarsın. Hem de kimsenin beklediği gibi olma kaygısı taşımadan, sevgiyi kaybetme korkusuna düşmeden :)

Bu arada yazdıklarınızı okurken aklıma bir şey geldi. Acaba oğlunuzla "ben dili" ile muhatap olunmuş olabilir mi? Yani "böyle yapmandan üzülüyorum" gibi ifadeler kullanılmış olabilir mi?
 

piamaya

New member
Değerli @piamaya

2 yaş döneminden itibaren çocuğun kendi benliğini, ayrı biri olarak fark etme dönemi başlıyor.(Bu konuya dair program arşivinden "minik ergenlik" konusundaki yayınlar dinlenebilir.) Sanki "her şey zıttı ile bilinir" kaidesindeki gibi, çocuğun da kendi benliğini ayrı bir birey olarak fark etmesi sonucunda, sanki zıtlıklar ile bu farkındalığın tadını çıkartıyor.

Belki oğlunuz da bu süreçten geçiyor olabilir. İzin verip ve siz de onunla birlikte tadını çıkarabilirsiniz :)

Bir de, sadece merak ediyor olabilir de... Aykırı olmayı, uyumsuz olmayı tecrübe ediyor olabilir de... Siz de onun hayal alemindeki bu tecrübesine eşlik edebilirsiniz.

Bütün ihtimaller aynı kapıya çıkıyor; ona istediği gibi olma özgürlüğünün verilmesi... Bu özgürlüğün tadını çıkarsın. Hem de kimsenin beklediği gibi olma kaygısı taşımadan, sevgiyi kaybetme korkusuna düşmeden :)

Bu arada yazdıklarınızı okurken aklıma bir şey geldi. Acaba oğlunuzla "ben dili" ile muhatap olunmuş olabilir mi? Yani "böyle yapmandan üzülüyorum" gibi ifadeler kullanılmış olabilir mi?

Rumeysa hanim soyle bir durum var, acikcasi ben 5 6 ay oncesine kadar ben dilinin dogru oldugunu saniyordum, adem gunesi dinlerken eylem dilini ogrendim ve oyle konusmaya basladim ama anneanesinden emin degilim o sanirim bazen kullanmiyor. Ben diliyle konusurken sunu fark etmistim ben, tepkisellik oluyordu biraz, yani mesela bazen simarikliktan veya muzurluktan vurabiliyor, 'vurma canim aciyor' dedigimizde, 'acisin istiyorum' diyordu, bunu hala zaman zaman yapiyor, ama eylem diline gectigimden beri azaldi sanki... bir ara babasiyla cok catisma halindeydi, hatta bir kac kere ofke patlamasi yasadi, buyuk cocuk gibi saydirdi babasina, 'seni sevmiyorum bagiriyorsun diye, kolumu acitiyorsun, beni uyutuyorsun diye, öl baba, televizyonun icine gir baba' gibisinden... sonra babasi daha sakin ve yumusak davranmaya basladi ve eskisi kadar tepkisel degil babasina karsi. Arada hala camdan atacam baba seni diyor o kadar. Ama babaya karsi guven sorunu var. Bunu altinda yatan nedenlerden biri de babasiyla kavgalarimiza sahit olmasi, son aylarda durumu toparladik esimle, oglumdaki babasina karsi olan sinir hali azaldi ama tam gecmedi...
 
Üst