Kendini Onarım Nasıl Olmalı?

AyBil

New member
Zaman zaman yavrularımıza, eşimize ve etrafımızdaki diğer insanlara gösterdiğimiz tahammülsüzlük, öfke... Bir türlü erişemediğimiz genişlik...Sonrasında yaşadığımız pişmanlık, suçluluk, yetersizlik duyguları... İçinden çıkamadığımız bir kısır döngü ve tükenmişlik... Acaba tahammül edemediğimiz gerçekten de o esnada karşımızdaki kişi ya da içinde bulunduğumuz durum mu yoksa geçmişten gelen sırtımızdaki yükler mi !??

Peki bu yüklerden nasıl kurtulabiliriz? Kendimizi nasıl onarabiliriz?

Kendini onarım sürecinden geçmiş olan arkadaşlar, bilgi ve deneyimlerini İNCE AYRINTILARIyla paylaşabilirler mi?

-- Yalıtıma girmeden kendini onarım olabilir mi?
-- Kalp dinleme egzersizi sırasında sadece kalp sesimize mi odaklanmalıyız? Geçmişi, çocukluğumuzu mu düşünmeliyiz?
-- Geçmişe dair acılar, sıkıntılar, üzüntüler ne şekliyle hatırlanmalı, nasıl hissedilmeli ki onarım olabilsin?
-- Bağsızlaşma egzersizi tam olarak nasıl yapılır?
-- Metronom egzersizi sırasında nelere dikkat etmeliyiz?
-- Bu egzersizler gün içinde nasıl bir sıra ile yapılmalı?
-- Kişi kendi içine doğru derinleşme sürecinde depresyona mı girer, yoksa gerçekten de bu süreçten kendini onarmış olarak mı çıkar? Kendini onarmayı başarabilmek için hangi inceliklere dikkat etmelidir ?
-- Kendini onarım sonrası kendini nasıl hisseder? Daha önceden öfkelendiği şeylere ya da olumsuz his aldığını düşündüğü kişilere karşı ne hisseder? Öncesi, sonrası nasıldır?

Konuyla ilgili değerli paylaşımlarınızı bekliyorum.

Selamlar...
 

AyBil

New member
Çok önemli bir konu olduğunu düşünüyorum ama yardımcı olabilecek kimse yok heralde.
 

baharibeklerken

New member
Çok önemli bir konu olduğunu düşünüyorum ama yardımcı olabilecek kimse yok heralde.

Herkesin kendine ait onarım hikayesi vardır mutlaka. Paylaşmak istediği de. Konu o kadar geniş ki... geniş bir değerlendirme ve zaman ister sanırım. Burda kişisel hikayelerle ilerlese güzel olur. Fakat bu kadar geniş bir konu da pedagojiokulu videoları ve kitaplar okunarak doyurucu bilgi elde edilir saniyorum
 
Son düzenleme:

AyBil

New member
Herkesin kendine ait onarım hikayesi vardır mutlaka. Paylaşmak istediği de. Konu o kadar geniş ki... geniş bir değerlendirme ve zaman ister sanırım. Burda kişisel hikayelerle ilerlese güzel olur. Fakat bu kadar geniş bir konu da pedagojiokulu videoları ve kitaplar okunarak doyurucu bilgi elde edilir saniyorum
o kadar

Evet, geniş bir konu olduğunu biliyorum. Bir anda bütün sorulara cevap şeklinde olamasa da, fırsat buldukça küçük küçük paylaşımların da faydalı olacağını düşünüyorum.
 
Merhabalar;
Ben kendi sürecimi bayağı olabildiğince ayrıntıyla paylaşmıştım bir başlık altında ve [MENTION=1432]şifa[/MENTION] hanımla bir konu altonda uzunca yazışmıştık orada da bazı başka ayrıntılara yer vermiştim, bir de [MENTION=5246]baharibeklerken[/MENTION] hanımla da yalıtıma girmeden önce onun açtığı bir başlıkta da yine paylaşımda bulundum.

Bu şöyle bir durum; yalıtıma girdiğinizde kendinizle yüzleşiyorsunuz. Takdir edersiniz ki hepimiz aynı parmak izlerimiz gibi biriciğiz. Bana uyan bir reçete sizin için depresif bir etki doğurabilir. O yüzden bana özelden de onlarca gelen soruyu yanıtsız bırakmamaya çalıştım ama o özel reçeteyi paylaşmak hem bir yandan kendi kendine uzmanlığa soyunmak gibi oluyor hem de vebal altına girebilirsiniz. Adem hoca da bana bir konuşmamızda aynısını söylemişti sana söylediğimin aynısını başkasının yapması onu bunalıma sokabilir demişti.

Ama kendim şunu düşündüm; bir anne olarak bir annenin daralmasının ne demek olduğunu çok iyi deneyimledim, içimde fırtınalar kopuyordu ama anneydim.. bu yüzden "evet hepimizin yükleri var ve gerçekten de bunlardan arınmak mümkün olabiliyormuş; şu şu hisler iyi geliyormuş" şeklinde sizlerle bunu paylaşmak istedim. Falat bazı soruların cevahı hem fazla kişisel hem de mahrem olabiliyor.

Başlıkları etiketleyemiyorum, internetin çok yavaş olduğu bir yerdeyim ama belki ismini etiketlediğim sevgili anneler yardımcı olabilirler.

Sevgiler
 

AyBil

New member
Merhaba
Ben bu süreci atlattım ve olumlu etkilerini yaşıyorum. Şu an vaktim geniş olmadığı için deneyimimin ayrıntılarını paylaşamıyorum fakat en kısa sürede paylaşacağım sorduğunuz her maddenin kendimce cevabını. Merak etmenize çok sevindim çünkü onarım harika bi fırsat hayatımızda. Bu nimeti yaşayanların çoğalmasını diliyorum. En kısa zamanda görüşnek dikeğiyle

Sevgiler

İlginiz ve duyarlılığınız için teşekkür ederim. Cevabınızı bekliyor olacağım inşallah...
 

baharibeklerken

New member
Baharibeklerken dikkatimi cekti onarim surecine giren hic kimse burda bu konuyla ilgili hic birsey paylasmiyo.takdir edersinizki herkezin adem gunesten randevu alma sansi yok.neden sir gibi saklaniyo acaba gercekten merak ediyorum.omarim surecine girmek boyle bi etkimi yaratiyo acaba inanin merakimdan soruyorum.

Adem Güneş veya başka bir uzmanla görüşme şansım yok şimdilik maalesef :( . Yalıtıma kendim girdim.
Yalıtım sürecinde ara ara firsat buldukca notlar almaya çalışmıştım 1. gün, 7. gün gibi. Niyetim burda paylaşmaktı uygun olanları. Konu acmustim boyle bir niyetim oldugu icin. Süreç içerisinde bunun kişiye özel olduğunu ve paylaşmanın faydadan çok zarar getireceğini doğallığini bozacagini düşündüm ve vaz geçtim. Ilk günler sinirli olunabilecegini bilmiyordum. Yalıtım başladığım günün öncesi aksami içimde tatlı bir esinti vardı Ramazan girerken olur ya onun gibi. rüyalarım kendime göre mesaj içerikli idi. Fakat ilk günün ilerleyen saatleriyle öfke gerginlik arttı, ve birinci hafta da kuralı delip internete girdiğimde ayseninannesi nin ilk haftalar sinir krizi bile olabileceği yazısını görünce rahatladım, normal olduğunu anladım. Zaman ilerledikçe, yalıtıma girenlerin paylastiklari kendileri üzerindeki etkilerinin olacağı beklentisi, olmadıgını gördükçe can sıkıntısı olduğunu gördüm. Halbuki bende de etkiler vardı ama diğerine odaklanmak dikkatimi dağıtıyordu. Ve detaylı paylaşım fikrimden vazgeçtim. Bunun okuyana yararı olmayacaktı.
Yalıtım söyle birşey, size gelen bilgi his akışını , oyalanma davranışını vb keseceksiniz. Havuza gelen suyu kesmek gibi. Ve bekleyecsiniz. Beklenti vb olmadan. Icinizi geniş bir deniz gibi düşünürseniz, dışardan etki azaldikca, sizi meşgul eden dalgalar yüzeyde olmadıkça, içinizdeki daha diplerdeki dalgaları görmeye başlıyorsunuz. Onlarla yuzlesiyorsunuz.

Kendi adıma bunda çok ileriye gidemedim. Icimde bir direncle karsilastim. süreç herkes için olmayabilir belki benim için bir uzman gözetiminde olursa beklenen netice olabilir, tek başıma bu zor. çünkü , kendim adına psikoloji ile uzun yıllardır ilgileniyor ve kendimi uzun zamandan beridir gözlemliyorum. Bu da ister istemez içimde savunma lar oluşturmuş. Bununla birlikte şartlara da riayet edemedim. Açtığım konuda paylasmistim sebeplerini. Yalıtıma Girmek - Sayfa 6

Şu linkler yardimci olabilir Yalıtıma Girmek
Adem hocamızla yaşadığım tecrübem

Tüm bunlara rağmen bana çok güzel yol gösterici olabilecek farkindaliklarim oldu. Belki benim beklentim farklıydı, netice öyle olmadıgı için verimli diyemedim. Ama yone de bundan sonraki bakış açım olarak güzel şeyler oldu.
 
Son düzenleme:

baharibeklerken

New member
Yalıtımın benim için çok önemli bir meyvesi diyebilecegim birseyi paylaşabilirim sanırım.
Burda herkese de güzel şeylere vesile olabilecek ümidi ile Dr Aidin Salih ten bahsetmek istiyorum. Yalıtım öncesi bu sitede bir kaç kez bahsedildigini görmüş, kimmiş bu dr bahsi geçiyor diye merak etmiş araştırmaya çalışmıştım. Burda vesile olan arkadaşlara da ayrıca çok teşekkür ediyorum yeri gelmişken. Hayatıyla ilgili bir iki yazı okumuş internet imkanım kısıtlı olduğu için video dinleyemenistim. Sonradan müslüman oluşu gibi bir iki şey beni etkilemişti.

Yalıtım sürecinde sona dogru aklıma geldi, bir videoşunu dinledim ve cok etkilendim. Ramazan yaklaştıkça emzirdigim ve 3,4 saat açlığa dayanamadigim için nasıl oruç tutacağım diye düşünürdüm. O video lardan aldigim cesaretle oruç tutmaya çalıştım, en azından hiç tutamam derken yaklaşık yarısını tutsbildim çok şükür.

I lerleyen günlerde tanıdıkça şunu gördüm.
Dr Aidin hanım, Adem Güneş gibi aslında eskiden var olan yaşanan kültürümüze mâl olmuş. Fitrata yaradilisa muvafık, Ama ne yazıkki belki bir kaç yuzyildir unutulmuş ve tersi yaşanır hale gelen değerleri anlatıyor. Yaşanması terk edilmiş hatta zararlı olduğu düşünülen, bu sebeple de gittikçe artan ve çare bulunamayan dertlerle boğuşan günümüz insanına çoook basit bir reçete sunuyor. fitri hayatı, sünneti anlatıyor, çare nin sadece fitrata uygun bir yaşam tarzında olduğunu söylüyor.
Yıllardır psikolojik sorunlarimin kökenini arardim, Adem Güneş in bunu en kapsamlı ve 'işte bu' dediğim şekilde acikladigini gördüm. Bir çocuğun bebeğin veya yetiskinin niye öyle yaptığını, doğal olduğunu vs. Ogrendikce rahatliorum. Dr Aidin hanım la da gittikçe artan fiziksel hastaliklarimin sebebini, nasıl bu hale geldiğimi anladım.
Şimdi cezasiz eğitim kitabını okuyorum. Görüyorum ki Adem Güneş belki bugüne kadar ogrendigimuz klasik psikolojiyle layıkıyla açıklanmayan yepyeni bir tarzda açıklıyor gelişim dönemlerini. Duyarlılık ve irade merkezinden ele alıyor ve okudukça işte bu diyorum yine. Fıtratın, yaradilisin öz halinin ne kadar güzel olduğunu, fıtrat bilmeden yapılan yanlışların insana ne kadar yazık ettiğini görüyorum.
Bağışıklık sisteminin vücudun zikrini ( kişinin fiziksel bedenine has titresimini ) korumak için vazifeli olduğunu, zikri engelleyecek yani fitrata ters herseye sistemin tepki vereceğini. Hastalıkların da bu sebepten olduğunu Dr Aidin hanım la öğrendim.
Adem hoca çocuğun anlam veremedigimiz davranışlarının kişiliğini korumak için olduğunu anlatırken, Aidin hanım, hastalık diyerek bastirmaya çalıştığımız vücudun tepkilerinin vücudu korumak için olduğunu anlatıyor.
Adem hoca çocukluktan yetiskinlige fitrata müdahale edildiğinde duygusal durumda ve kisilikte nasıl bir degisiklik ve bozulma süreci olduğunu anlatıyor. Aidin hanım bunun vücutta nasıl olduğunu anlatıyor.
Adem hoca bozulmuş duygusal yapının nasıl öze döneceğini,
Aidin hanım vücut isleyisinin nasıl duzelecegini anlatiyor.
Örnekleri çoğaltmak mümkün. Fakat şununla bitirmek istiyorum.
Şimdi çok farkında olmadan samimane kendimiz ve yavrularimiz için uygulamaya çalıştığımız bu metodlar ilerleyen yıllarda dünyaya referans olacak InsaAllah. Pedagoji veya psikoloji alanında Adem Güneş, tıp alanında Aidin Salih. Yaklaşımlarıyla, metodlariyla insanlığa çok büyük bir ilim kazandirdilar ve hizmet ettiler. ( kişileri aşırı yuceltmek doğru değil, öyle anlaşılmasın lütfen cümlelerim. Onlar sadece fıtratı ve sünneti bu çağın insanının dilinden tekrar okudu ve söylediler. bu yuceltme degil, sadece emek ve gayret edenlere hakki teslim )
Bu iki kaynağında Türkçe olması (Aidin hanım Türk değil, ama kitabını Türkçe yazmış !! ). Ve Türkiye den daha ne cevherlerin çıkması ülkem adına çok güzel günlerin geleceğini müjdeliyor.
Biz kışı yaşayan nesilleriz.
Soguk firtina yildirmasin ,
Bütün gayretimiz bahari yaşaması için neslimizin.
 
Son düzenleme:

AyBil

New member
Adem Güneş veya başka bir uzmanla görüşme şansım yok şimdilik maalesef :( . Yalıtıma kendim girdim.
Yalıtım sürecinde ara ara firsat buldukca notlar almaya çalışmıştım 1. gün, 7. gün gibi. Niyetim burda paylaşmaktı uygun olanları. Konu acmustim boyle bir niyetim oldugu icin. Süreç içerisinde bunun kişiye özel olduğunu ve paylaşmanın faydadan çok zarar getireceğini doğallığini bozacagini düşündüm ve vaz geçtim. Ilk günler sinirli olunabilecegini bilmiyordum. Yalıtım başladığım günün öncesi aksami içimde tatlı bir esinti vardı Ramazan girerken olur ya onun gibi. rüyalarım kendime göre mesaj içerikli idi. Fakat ilk günün ilerleyen saatleriyle öfke gerginlik arttı, ve birinci hafta da kuralı delip internete girdiğimde ayseninannesi nin ilk haftalar sinir krizi bile olabileceği yazısını görünce rahatladım, normal olduğunu anladım. Zaman ilerledikçe, yalıtıma girenlerin paylastiklari kendileri üzerindeki etkilerinin olacağı beklentisi, olmadıgını gördükçe can sıkıntısı olduğunu gördüm. Halbuki bende de etkiler vardı ama diğerine odaklanmak dikkatimi dağıtıyordu. Ve detaylı paylaşım fikrimden vazgeçtim. Bunun okuyana yararı olmayacaktı.
Yalıtım söyle birşey, size gelen bilgi his akışını , oyalanma davranışını vb keseceksiniz. Havuza gelen suyu kesmek gibi. Ve bekleyecsiniz. Beklenti vb olmadan. Icinizi geniş bir deniz gibi düşünürseniz, dışardan etki azaldikca, sizi meşgul eden dalgalar yüzeyde olmadıkça, içinizdeki daha diplerdeki dalgaları görmeye başlıyorsunuz. Onlarla yuzlesiyorsunuz.

Kendi adıma bunda çok ileriye gidemedim. Icimde bir direncle karsilastim. süreç herkes için olmayabilir belki benim için bir uzman gözetiminde olursa beklenen netice olabilir, tek başıma bu zor. çünkü , kendim adına psikoloji ile uzun yıllardır ilgileniyor ve kendimi uzun zamandan beridir gözlemliyorum. Bu da ister istemez içimde savunma lar oluşturmuş. Bununla birlikte şartlara da riayet edemedim. Açtığım konuda paylasmistim sebeplerini. Yalıtıma Girmek - Sayfa 6

Şu linkler yardimci olabilir Yalıtıma Girmek
Adem hocamızla yaşadığım tecrübem

Tüm bunlara rağmen bana çok güzel yol gösterici olabilecek farkindaliklarim oldu. Belki benim beklentim farklıydı, netice öyle olmadıgı için verimli diyemedim. Ama yone de bundan sonraki bakış açım olarak güzel şeyler oldu.

Paylaşımınız için teşekkür ederim. Yaşadığımız benzer şeyler var. Verdiğiniz, daha önce açılmış olan başlıkları, biliyorum. Konu ile ilgilendiğim için daha önceden takip etmiştim. Konuyu daha da ayrıntılandırıp, netleştirmek ve kafamdaki soru işaretlerine cevap bulabilmek için bu başlığı açtım. Katkınız için tekrar teşekkür ederim.
 

AyBil

New member
Merhabalar;
Ben kendi sürecimi bayağı olabildiğince ayrıntıyla paylaşmıştım bir başlık altında ve [MENTION=1432]şifa[/MENTION] hanımla bir konu altonda uzunca yazışmıştık orada da bazı başka ayrıntılara yer vermiştim, bir de [MENTION=5246]baharibeklerken[/MENTION] hanımla da yalıtıma girmeden önce onun açtığı bir başlıkta da yine paylaşımda bulundum.

Bu şöyle bir durum; yalıtıma girdiğinizde kendinizle yüzleşiyorsunuz. Takdir edersiniz ki hepimiz aynı parmak izlerimiz gibi biriciğiz. Bana uyan bir reçete sizin için depresif bir etki doğurabilir. O yüzden bana özelden de onlarca gelen soruyu yanıtsız bırakmamaya çalıştım ama o özel reçeteyi paylaşmak hem bir yandan kendi kendine uzmanlığa soyunmak gibi oluyor hem de vebal altına girebilirsiniz. Adem hoca da bana bir konuşmamızda aynısını söylemişti sana söylediğimin aynısını başkasının yapması onu bunalıma sokabilir demişti.

Ama kendim şunu düşündüm; bir anne olarak bir annenin daralmasının ne demek olduğunu çok iyi deneyimledim, içimde fırtınalar kopuyordu ama anneydim.. bu yüzden "evet hepimizin yükleri var ve gerçekten de bunlardan arınmak mümkün olabiliyormuş; şu şu hisler iyi geliyormuş" şeklinde sizlerle bunu paylaşmak istedim. Falat bazı soruların cevahı hem fazla kişisel hem de mahrem olabiliyor.

Başlıkları etiketleyemiyorum, internetin çok yavaş olduğu bir yerdeyim ama belki ismini etiketlediğim sevgili anneler yardımcı olabilirler.

Sevgiler

Sevgili [MENTION=3961]ayseninannesi[/MENTION] Adem Hoca, "Kişi bir uzman olmadan da kendi kendisini onarabilir." diyor. Adem Hoca'nın size verdiği reçete sadece size uygun ise, bu durumda kişi bir uzman olmadan kendi reçetesini nasıl belirleyecek? Kendi kendisini nasıl onaracak? Örneğin bir bağsızlaşma egzersizi kişiden kişiye farklı mıdır?
 
Sevgili [MENTION=3961]ayseninannesi[/MENTION] Adem Hoca, "Kişi bir uzman olmadan da kendi kendisini onarabilir." diyor. Adem Hoca'nın size verdiği reçete sadece size uygun ise, bu durumda kişi bir uzman olmadan kendi reçetesini nasıl belirleyecek? Kendi kendisini nasıl onaracak? Örneğin bir bağsızlaşma egzersizi kişiden kişiye farklı mıdır?

Merhaba sevgili [MENTION=9214]Ay-Bil[/MENTION]
Kendini onarım adına çabanızı takdir ediyorum, böyle bir çabanın karşılıksız kalmayacağına inanıyor ve size Rabbimden bol genişlik niyaz ediyorum.

Öncelikle şöyle Adem hocamız kendimizi onarmamız adına onun dediği gibi kendi kendimize yapacağımız kısmı zaten pedagoji okullarında genel bir reçete olarak hepimize sunuyor. Yalıtımı anlatıyor, egzersizlerden metronomdan bahsediyor. Onarıcı hisleri anlatıyor. Benim size bu noktada yardımım şöyle dokunabilir hocamız yalıtımı şöyle anlatmış ama şurayı tam anlayamadım nasıl olmalı? Derseniz ben o konuda elimden geldiğince anlatırım bunların her birini. Ama mesela bana derseniz ki yalıtımsız onarım olur mu? Ben de size derim ki "olmaz" ama bunu demek istemem; çünkü bu benim tecrübem. Ben yalıtımla onarıma çalıştım, bu bana uygun görüldü. Fakat eşime uygun görülmedi, ben tutup eşime yalıtımsız olmaz bak bana Adem hoca bunu dedi desem onun hakkına girmiş olacağım, başka başka sıkıntılar olacak, ben burada kendi kendime uzmanlık yapıyor edasında bulunmak ve vebal almak istemediğim için her soruyu cevaplayamam dedim. Yoksa istemez miyim bir hayra vesile olayım, sizin de tecrübelerinizle burada zenginleşelim.. ve burada hangi soru acaba kişiye göre değişir hangisi değişmez onu da bilecek uzmanlıkta değilim. O yüzden şöyle birşey yapabiliriz arzu ederseniz pedagoji okulu 24 ü baştan sona bir daha bir izleyelim; burada siz hocamızın anlattığı kadarıyla ayrıntı istediğiniz konuları yazın mesela bilgisi olan hepimiz cevaplayalım. O sınırı aşmayalım ki sizin ve okuyacak uygulayacak başkalarının hakkına girmeyelim. Bu sorularınız için tekrardan bir mesaj atacağım bazıları için söyleyebileceğim şeyler var inşallah.


Sevgi ve dua ile..
 

AyBil

New member
Merhaba sevgili [MENTION=9214]Ay-Bil[/MENTION]
Kendini onarım adına çabanızı takdir ediyorum, böyle bir çabanın karşılıksız kalmayacağına inanıyor ve size Rabbimden bol genişlik niyaz ediyorum.

Öncelikle şöyle Adem hocamız kendimizi onarmamız adına onun dediği gibi kendi kendimize yapacağımız kısmı zaten pedagoji okullarında genel bir reçete olarak hepimize sunuyor. Yalıtımı anlatıyor, egzersizlerden metronomdan bahsediyor. Onarıcı hisleri anlatıyor. Benim size bu noktada yardımım şöyle dokunabilir hocamız yalıtımı şöyle anlatmış ama şurayı tam anlayamadım nasıl olmalı? Derseniz ben o konuda elimden geldiğince anlatırım bunların her birini. Ama mesela bana derseniz ki yalıtımsız onarım olur mu? Ben de size derim ki "olmaz" ama bunu demek istemem; çünkü bu benim tecrübem. Ben yalıtımla onarıma çalıştım, bu bana uygun görüldü. Fakat eşime uygun görülmedi, ben tutup eşime yalıtımsız olmaz bak bana Adem hoca bunu dedi desem onun hakkına girmiş olacağım, başka başka sıkıntılar olacak, ben burada kendi kendime uzmanlık yapıyor edasında bulunmak ve vebal almak istemediğim için her soruyu cevaplayamam dedim. Yoksa istemez miyim bir hayra vesile olayım, sizin de tecrübelerinizle burada zenginleşelim.. ve burada hangi soru acaba kişiye göre değişir hangisi değişmez onu da bilecek uzmanlıkta değilim. O yüzden şöyle birşey yapabiliriz arzu ederseniz pedagoji okulu 24 ü baştan sona bir daha bir izleyelim; burada siz hocamızın anlattığı kadarıyla ayrıntı istediğiniz konuları yazın mesela bilgisi olan hepimiz cevaplayalım. O sınırı aşmayalım ki sizin ve okuyacak uygulayacak başkalarının hakkına girmeyelim. Bu sorularınız için tekrardan bir mesaj atacağım bazıları için söyleyebileceğim şeyler var inşallah.


Sevgi ve dua ile..

Teşekkürler...
 

AyBil

New member
Merhaba
Ben onarım sürecini yaklaşık 3 ay önce uyguladım. Adem Hoca'dan danışmanlık almadım. Pedagoji okulu 24. Bölüm çok yardımcı oldu bana. Önce onu izledim, orada onarım süreciyle ilgili ayrıntılar mevcut. Şimdi sırasıyla sorularınıza kendi tecrübemden yola çıkarak cevap vereyim:

-Bence yalıtıma girmeden onarım olamaz onarımın özünde sadece kendinizle kalmanız olduğu için. Bunu normal zamanlarınızdaki bol iletişimli, beyninizin sürekli uyaranlar aldığı bi ortamda yapamazsınız. Sakin sessiz kendinizle baş başa olduğunuz bi dönem olmalı ki duygularınıza ulaşıp onları onarabilin.

-Kalp dinleme egzersizi sırasında kalp sesime odaklandım. Günler ilerledikçe içimde derinleştiğimi gözlemledim. İçimde derinleştikçe çocukluğumdan itibaren yaşamımın tüm dönemlerini hatırladım, iyi-kötü yanlarıyla. Geçmişimin hatırladığım her kısmıyla yüzleştim. Çevremdekilerin bana, benim onlara davranışlarım, bana yapılan haksızlıklar, yenilgilerim, kötü hissettiğim zamanlar... Daha çok kötü zamanlarımla yüzleştim. Sanki geçmişimin, kaybettiklerimin yasını tutuyodum kendi içimde derinleştiğim zamanlar. Onarımın ilk bir haftası teknolojiden, insandan uzak kalmaya alışmakla, düştüğüm korkunç boşlukla nasıl başa çıkacağımı düşünmekle, sürece adapte olmakla geçti. İkinci hafta yukarıda bahsettiğim içteki derinleşmeyi, kendimle yüzleşmeyi yaşamaya başladım. Bu yüzleşme sırasında çok acı çektim başlarda, ağladım, sinirlendim. Sanki geçmişimin yasını tuttum bi süre. Ama sonra bu dalgalanmalar durulmaya başladı, sakinleşmeye, kabullenmeye başladım yaşamımı her zerresiyle. Evet ben vardım, hatamla mutluluğumla mutsuzluğumla ben vardım ve değerliydim. İçinde olduğum sessizlik huzur vermeye mutlu etmeye başladı. Oysa beynimi ne boş seslerle, boş işlerle dolduruyomuşum dedim kendime.(tv, internet vs.)

-Geçmişe dair acılar, sıkıntılar olduğu gibi hissedilmeli bence onarımın olması için. Olduğu gibi yüzleşilmeli. Yüzleşmek iyileşmenin başı onu anladım onarımda.

-Bağsızlaşma egzersiziyle ilgili olarak annem babam dahil kimseyle bağım yokmuş gibi düşünmeye çalıştım kendimi. Zaten yalıtımı uyguladığım için çok zorlanmadım bu konuda.

-Metronom egzersizi sırasında sessiz bi ortamda olmaya çalıştım. Gözlerimi kapamadan dinledim metronomu, hafif uzanarak. Böylesi iyi geldi bana.

-Ben özel bi sıra takip etmedim egzersizler için. Kızımın uyku saatlerine göre ayarladım.

Devamını yazacağım

Öncelikle teşekkür ederim.

Ben yalıtımın ilk haftasından sonra kendimi agresif ve depresif hissetmeye, kimse ile görüşmek konuşmak istememeye başladım. Tuhaf bir şekilde ruhum kendini doğal bir izolasyona çekiyor gibiydi. Kalp dinleme egzersizi sırasında geçmişe dair aklıma gelen şeyleri not alıyordum. Bir de gün içerisindeki hislerim ile ilgili aldığım notlar vardı. Bu süreçte belli bir farkındalık oluştu sanki. Bazı şeyler karşısında neden kırıldığımı, neden kötü hissettiğimi ya da neden öfkelendiğimi anlıyor; aslında bu durumların, hislerin geçmişte bir uzantısı olduğunu görüyor gibiydim.

Bağsızlaşma noktasında, kimse ile bağınızın olmadığını düşünürken aynı zamanda bunu hissedebiliyor muydunuz? Ben, evet annem babam da dahil kimse ile görüşmek istemiyordum ama içim rahat değildi. Onları aramam gerekiyor diye düşünüyordum bir taraftan. Bazı nedenlerden dolayı yalıtımı 2 hafta sonra bırakmak durumunda kaldım. Şimdi tekrar bu sürece girmeden önce sizlerin de bilgi ve deneyimlerinizi öğrenmek istiyorum.
 

AyBil

New member
Iki cocukla nasil basarili olabilirim bi fikriniz varmi acaba? Kizim bir yasinda oglum 4 yasinda gun icinde hic oturamiyorum kendimi dinlemeye pek firsatim olmuyo.mesela kizimi uyuturken ogluma cizgi film acmak.zorunda kaliyorum yada oglum muzik acmak istiyo muzik dinliyoruz bazi zamanlar.bunlari yapmamda bi sakinca varmi? Evde gece gec saatlere kadar ayaktayim cocuklar uyuyo gun icinde yapamadiklarimi azar azar yapiorum.pilim bitiyo ve yatmaya geciyorum.bazen yatsi namazini kilamicak kadar yorgun oluyorum.bu durum beni bogmaya basladi artik her gecen gun tempo yogunlasiyo balkonda bile oturamiyorum cocuklar hava alsin die cikiyorum biri demirdrn sarkiyo digeri demirlere kafasini sokuyo.ikisinedr yetemiorum.cok bunaldim bu daralma kendini onarma surecinde artarmi iyice.yada daha iyi olurmuyum.neolur bir yol gosterin.

Merhaba Sinem Hanım,

Bu kadar çok bunalıp daraldıysanız, bence, eğer sonuna kadar götürebilirseniz, kendini onarım sürecinin mutlaka faydasını göreceksiniz diye düşünüyorum. Anladığım kadarıyla ilk haftalarda herkeste zorlu bir süreç oluyor ama sonrasında, rahatlamaya doğru gidiliyor. Ben bile iki haftalık yalıtımda elde ettiğim farkındalıkla öncesine göre daha da genişlediğimi hissediyor ve görüyorum. Ama yeterli değil. Bu süreci daha sağlıklı bir şekilde yürütebilmek adına, öncesinde burda istişarenin iyi olacağını düşündüm. Sevgili [MENTION=6835]Cemre'nin Annesi[/MENTION] yaptığı paylaşımlarla hem bilgilendirdi hem de umut oldu. Kendisinden Allah razı olsun.
 

baharibeklerken

New member
Tekrar merhaba

-Bence kendi içimize doğru derinleşmek depresyona sebep olmaz. Evet başlarda sıkıntılar yaratıyo daha önce de bahsettiğim gibi. Dedim ya tabiri caizse resmen geçmişimin cenazesini kaldırıp yasını tuttum, ağladım, hayıflandım. Ve sonrasında geçmişimi olduğu gibi kabullendim eksiğiyle hüznüyle kayıplarımla. Her şeyimle ben varım dedim. Olumsuz duygularımın yavaş yavaş onarıldığını hissettim. Çünkü değerli hissediyodum kendimi. Değerlilik hissi olmasa belki dediğiniz gibi depresyon olabilir. Kendimi değerli hissetmeyi başarmada telkinler çok işe yaradı. Her gün kendime Adem Hoca nın da bahsettiği gibi " Ben bir hanımefendiyim" telkinini söylüyodum içime derinleştiğim zamanların bi kısmında. Başlarda saçmalıyorum ya böyle bişey olucağı yok desem de yapmaya devam ettim. Her gün söylemeye devam ettikçe kendimi değerli hissetmeye başladım. İçim kıpır kıpırdı. En ufak şeylerden mutlu olmaya, her şeyi farklı gözle izlemeye başladım, kuşları, caddeden geçen insanları arabaları, yaprakların hareketini.. herşeyi.. Bi iş yaparken bile hakkını vererek en iyisini yapmaya çalışmaya başladım.Mucize gibiydi. Ben değerlilik hissiyle böyle tanıştım. Adem Hoca nın da dediği gibi değerlilik hissi dışarıdan alabileceğimiz bi his değil, onu kendi içimizde duyumsamamız lazım, kendimiz odaklı bişey. Dışardan eşiniz dostunuz sen şöyle güzel sen şöyle değerli bi insansın iyi ki varsın dese de siz içinizde buna inanmazsanız o duyduklarınızdan bile şüphe edersiniz. Allah allah bunlar kimi kandırıyo ben bunları haketmiyorum dersiniz. Ben öyleydim. Bende suçluluk, değersizlik hissi çok yoğundu. Bu yüzden onarılmak istedim zaten.

-Onarım sonrası daha önceden öfkelendiğim şeylere, olumsuz his aldığım kişilere karşı nötrüm. Bi de böyle kişilerin alanlarına pek girmiyorum ruhen. Aynı ortamdaysak havadan sudan sohbet edip konuları derinleştirmiyorum. Ve de çok uzatmıyorum ziyareti. Onlar bizdeyse de sıkıntı etmiyorum kendime bunu. Savunmasızlık bunu yapmada yardımcı oluyo sanırım. Savunmasızlık da onarıcı bi his. Eşimle olan iletişimimde de çok işime yarıyo savunmasızlık. Beni birisi üzdüğünde hiçbişey söylemeden bi şekilde kısacık da olsa kendimle kalıp acıma odaklanıp nefes alıp veriyorum kısa kısa. Sonra acımın biraz hafiflediğini hissedince derin bi nefes alıyorum, çıkarıyorum onu içimden. Olayı karşı tarafla konuşup daha da unutulmaz bi hale getirmeden, sessizce, fazla iz bırakmadan.. Bu savunmasızlık halini ve onarımdan sonraki halimizi, tabiri caizse yeni kişiliğimizi muhafaza etmemizin yolu onarımın bize kazandırdıklarını ve savunmasızlığı sürdürmek. Çünkü kişiliğimizin eski hali bu yeni durumu kabullenmemek için bize bazı oyunlar oynuyo zaman zaman, öfkemizi salmaya teşvik ediyo mesela, ya da hiçbişey değişmicek diyo bize bazen, sen eski sensin, değişemezsin diyo. Bunu yenmenin yolu değerlilik hissini ve savunmasızlığı devam ettirmek benim anladığım, en az 6 ay. O zaman kişiliğimiz oturucak rayına.

-Onarımdan sonra hiçbişey sinirlenmiyo muyum, kızıma eşime ya da herhangi bişeye evet sinirleniyorum ama eskiye göre çok daha az oluyo ve kolay başedebiliyorum.

-Onarımdan sonra başkalarının yaptıklarına pek takılmıyorum. Eğer daha önceden denediysem, konuşmak uyarmak işe yaramıyosa kendi tercihidir diyorum köşeme çekiliyorum. Ve de çok genişlediğimi hissediyorum hayata karşı. Geleceğe dair daha umutluyum, yaptığım şeylerden daha bi keyif alıyorum.

Umarım yardımcı olabilmişimdir ve siz de olumlu bi süreç yaşarsınız. Hayata bi kere geliyoruz, kendimiz için bu bi aya değer. Zorluklarına rağmen iyi ki yapmışım diyorum hayata bakışım, tutunuşum değişti.

Sevgiler

Çok teşekkür ederim detaylı paylaşım için. Savunmasızlık, bağsızlaşma gibi egzersiz leri tam anlayamamistim,biraz daha oturdu galiba
 

Hsn

New member
Tekrar merhaba

-Bence kendi içimize doğru derinleşmek depresyona sebep olmaz. Evet başlarda sıkıntılar yaratıyo daha önce de bahsettiğim gibi. Dedim ya tabiri caizse resmen geçmişimin cenazesini kaldırıp yasını tuttum, ağladım, hayıflandım. Ve sonrasında geçmişimi olduğu gibi kabullendim eksiğiyle hüznüyle kayıplarımla. Her şeyimle ben varım dedim. Olumsuz duygularımın yavaş yavaş onarıldığını hissettim. Çünkü değerli hissediyodum kendimi. Değerlilik hissi olmasa belki dediğiniz gibi depresyon olabilir. Kendimi değerli hissetmeyi başarmada telkinler çok işe yaradı. Her gün kendime Adem Hoca nın da bahsettiği gibi " Ben bir hanımefendiyim" telkinini söylüyodum içime derinleştiğim zamanların bi kısmında. Başlarda saçmalıyorum ya böyle bişey olucağı yok desem de yapmaya devam ettim. Her gün söylemeye devam ettikçe kendimi değerli hissetmeye başladım. İçim kıpır kıpırdı. En ufak şeylerden mutlu olmaya, her şeyi farklı gözle izlemeye başladım, kuşları, caddeden geçen insanları arabaları, yaprakların hareketini.. herşeyi.. Bi iş yaparken bile hakkını vererek en iyisini yapmaya çalışmaya başladım.Mucize gibiydi. Ben değerlilik hissiyle böyle tanıştım. Adem Hoca nın da dediği gibi değerlilik hissi dışarıdan alabileceğimiz bi his değil, onu kendi içimizde duyumsamamız lazım, kendimiz odaklı bişey. Dışardan eşiniz dostunuz sen şöyle güzel sen şöyle değerli bi insansın iyi ki varsın dese de siz içinizde buna inanmazsanız o duyduklarınızdan bile şüphe edersiniz. Allah allah bunlar kimi kandırıyo ben bunları haketmiyorum dersiniz. Ben öyleydim. Bende suçluluk, değersizlik hissi çok yoğundu. Bu yüzden onarılmak istedim zaten.

-Onarım sonrası daha önceden öfkelendiğim şeylere, olumsuz his aldığım kişilere karşı nötrüm. Bi de böyle kişilerin alanlarına pek girmiyorum ruhen. Aynı ortamdaysak havadan sudan sohbet edip konuları derinleştirmiyorum. Ve de çok uzatmıyorum ziyareti. Onlar bizdeyse de sıkıntı etmiyorum kendime bunu. Savunmasızlık bunu yapmada yardımcı oluyo sanırım. Savunmasızlık da onarıcı bi his. Eşimle olan iletişimimde de çok işime yarıyo savunmasızlık. Beni birisi üzdüğünde hiçbişey söylemeden bi şekilde kısacık da olsa kendimle kalıp acıma odaklanıp nefes alıp veriyorum kısa kısa. Sonra acımın biraz hafiflediğini hissedince derin bi nefes alıyorum, çıkarıyorum onu içimden. Olayı karşı tarafla konuşup daha da unutulmaz bi hale getirmeden, sessizce, fazla iz bırakmadan.. Bu savunmasızlık halini ve onarımdan sonraki halimizi, tabiri caizse yeni kişiliğimizi muhafaza etmemizin yolu onarımın bize kazandırdıklarını ve savunmasızlığı sürdürmek. Çünkü kişiliğimizin eski hali bu yeni durumu kabullenmemek için bize bazı oyunlar oynuyo zaman zaman, öfkemizi salmaya teşvik ediyo mesela, ya da hiçbişey değişmicek diyo bize bazen, sen eski sensin, değişemezsin diyo. Bunu yenmenin yolu değerlilik hissini ve savunmasızlığı devam ettirmek benim anladığım, en az 6 ay. O zaman kişiliğimiz oturucak rayına.

-Onarımdan sonra hiçbişey sinirlenmiyo muyum, kızıma eşime ya da herhangi bişeye evet sinirleniyorum ama eskiye göre çok daha az oluyo ve kolay başedebiliyorum.

-Onarımdan sonra başkalarının yaptıklarına pek takılmıyorum. Eğer daha önceden denediysem, konuşmak uyarmak işe yaramıyosa kendi tercihidir diyorum köşeme çekiliyorum. Ve de çok genişlediğimi hissediyorum hayata karşı. Geleceğe dair daha umutluyum, yaptığım şeylerden daha bi keyif alıyorum.

Umarım yardımcı olabilmişimdir ve siz de olumlu bi süreç yaşarsınız. Hayata bi kere geliyoruz, kendimiz için bu bi aya değer. Zorluklarına rağmen iyi ki yapmışım diyorum hayata bakışım, tutunuşum değişti.

Sevgiler

Yazdiklariniz beni şöyle bir sarstı. Özellikle suçluluk ve değersizlik hissinin başka insanlara yansıma şekli... hiç böyle düşünmemiştim. O kadar sık oluyor ki bahsettiğiniz şey. Meğer insanları samimi bulmama sebebim bu imiş dedim. 24. videoyu izleyip ben de sürece girmeyi çok istiyorum fakat yaz dönemi ve iki bebekle yalıtım zor olacak gibi. Kışa bıraksam ama onarımı da kışa ertelemiş olmasam mümkün mü sizce böyle bir şey? Konuyu açan arkadaşa ve size teşekkür ediyorum farkındalık sağladığınız için.
 

Istanbultadinda

New member
Yalıtıma girmeyi ben de çok istiyorum. Ama cocuklarin ikisi de küçük. Gün 5 engec 6da basliyor benim için. Akşam 22de bitiyor. Benimde pilim bitiyor. Geçen gün Adem hoca 'nin yere yatin 15dak kalp yada saatin sesini dinleyin tavsiyesini uygulayın dedim. Uyuyakalmisim😄😄😄 kendime çok güldüm uyanınca. Hangi ara uyudum farkında değilim üstelik. Bu sekilde nasil egzersiz yaparım hiç bilmiyorum..
 

Meryem Yıldız

New member
Samimi paylaşımınız ve yardımcı olmaya çalışma çabanız için teşekkürler sevgili [MENTION=6835]Cemre'nin Annesi[/MENTION]
Yalıtım sürecini başlatamıyorum çevremdekilerin vereceği tepkiyi biliyorum evet kendim için kızım için gerekli biliyorum fakat yenemiyorum bir türlü. Teoride herşeyi biliyorum ne yapmam ne yapmamam gerektiğini kızıma karşı ama uygulamaya gelince olmuyor bazı şeyler. An oluyor ağlaya ağlaya karar veriyorum düzelteceğim kendimi diye yarım saat sonra yine öfkeme yeniliyorum. Benim sorum hislerimi hissedemiyorum birkaç kez egzersizler denemeye çalıştım ama hissedemiyorum nötrüm kimseye doğru düzgün nefretimde yok sevgimde yok gibi çocukluğum ile ilgili toplasan 5 hatıra ya hatırlarım ya hatırlamam ama hoş bir dönem geçirdiğimi düşünmüyorum güvenli bağlanma diye bir şey zaten yaşamamışım onun haricinde neler yaşadım bilmiyorum belki de hep kendimi bastırdım babam vefat etti üzülmüyorum diye göründüm annemin yanlışlarını gördüm umrumda değil diye düşündüm şimdi ise kendimi bırakamıyorum öfkemi kontrol edemiyorum eylem gerçekleştirmeden öfkem dinmiyor. Kızımla çoğu konuda uyumluyuz birçok şeyi yerine getiriyorum fakat mesela hala oyun oynarken bunalıyorum bazen sinirlendigimde sesimi yükseltiyorum sonra oturup ağlıyorum. Mesela hala annemle problemliyizdir anne olarak hiç göremem hep elimde olmadan sert aksi konuşurum. Pek kısaca olmasada elimden geldiğince durumumu özetlemeye çalıştım. Tam olarak nereden başlayacağımı bilmiyorum erteleyip duruyorum ertelemek istemiyorum sürekli yemek temizlik gibi oyalanma davranışları içerisindeyim (annem gibi) hayır yapmayacağım orayı silmeyeceğim diyorum 10 dk sonra kendime engel olamıyorum bu halimi hiç sevmiyorum ve dediğim gibi hisselerimde derinleşemiyorum bu konularda tavsiyeniz var mı acaba [MENTION=5246]baharibeklerken[/MENTION] [MENTION=9214]Ay-Bil[/MENTION] [MENTION=3961]ayseninannesi[/MENTION]
 
Son düzenleme:

Neşem

New member
Bende ne hissettiğimi anlayamıyorum mesela çocukluğuma dair hep kesik kesik anılar var derinleşemiyorum kendi içime derinleşmeye çalışınca kendimde bi hata bulamıyorum direk kendi kendime bi savunmaya geçiyorum hep başkalarında hata arıyorum sanırım ne yaptığımı bilmiyorum herkes tarafından inatçı aksi dik kafalı olarak bilinirim ve öyleyimde bunu bana kabul ettirdi çevrem... Herhangi bi tartışmada cevap vermeden duramam ve çocukken bu sebebten babamdan abimden annemden şimdi ise eşimden dayak yedim kendimi savunmak ifade edebilme çabasındayım aslında...
benim garipsediğim tuhaf bulduğum durum oğluma sesimi yükseltmem engellemem kolay kolay sinirlenmem saatlerce oyun oynarım konuşurum ama eşimle öyle değiliz eşim pek konuşmayı sevmez bizimle ilgilenmez herşeyden şikayetçi onun için bizim karnımız doysun sağlığımız yerinde olsun yeter.. Eşime karşı suratım hep asık işteyken özlüyorum ama eve geldiğinde yüzüne bakmıyorum çünkü direk pc nin basına geciyor
Eşimi çok sevdim herkesi karşıma alacak kadar çok yada öyle sandım onu bile şuan sorguluyorum... ilgisizliği kabalığı beni ondan uzaklaştırdı... bu bi çelişki değilmi ??

Eşimle her tartışmada sinir krizi geçiriyorum ben asla ağzıma küfür alan biri değilim ama sinir anında eşime küfrediyorum etrafta kim var nerdeyiz kim neder gibi hiç bi düşüncem olmuyor Komşular sesimizi çok duymuştur... Küfür etmemin sebebide herhalde eşimin bana zamanında çok küfür etmesi bizim ilişkide ne saygı kaldı ne sevgi eşim zamanında bana hanımefendi gibi davransa ben onun bi dediğini iki etmezdim ama sayesinde edepsizleştim Sevgili anneler bunu buraya yazmak istedim çünkü çok doluyum içimi dökmeye yardım almaya ihtiyacım var konunun dışına çıkmış olabilirim hakkınızı helal edin
 
Üst